Aşure günümüz mübarek olsun. Hak, pişirdiğimiz ve dağıttığımız aşureyi ve verdiğimiz lokmalarımızı ve ibadetlerimizi dergahında kabul etsin. Aşuremiz tüm toplumumuzun birliğine ve dirliğine güç versin, kuvvet versin.
Aşure:
Aşure genel olarak Muharrem ayının 13. gününde dağıtılır ve yenir.
Aşure (bakla, nohut, buğday, kuru incir, nar taneleri, kestane, fındık, fıstık, kuru üzüm) gibi – 12 İmama adfederek- 12 farklı yiyecek maddesi ile birlikte kaynatılarak ve içine bazen şeker katılarak yapılan bir tatlıdır. Aşure, 12. günün akşamından ateşe vurularak sabaha kadar uzun bir süre pişirilir. Bazı yörelerde üstüne tarçın tozu ve ceviz içi serpilir.
Sözcüğün aslı “Aşura” olup Arabi ayların ilki olan Muharrem ayının onuncu gününün adıdır. Hz. Adem`in ilk günahından dolayı ettiği tövbenin bu günde kabul olduğu, Hz. İbrahim`in bu günde ateşten kurtulduğu, Yakup Peygamberin oğlu Yusuf`a bu günde kavuştuğu, Nuh`un bindiği geminin tufan bitip sular çekilince Cudi Dağı`na yine bugün de oturmuş olduğu söylentileri hep bu “Aşure günü”ne atfedilir. Son söylentiye göre, Nuh, gemide kalan çeşitli erzaklardan oluşan tatlı bir çorba pişirmiş, tufandan kurtulanlar o günü kutsayarak bayram etmişler ve bu çorbadan yemişlerdir.
Alevilerde geleneğe göre aşure, Hz. Hüseyin`in Kerbela`da Muharrem ayının 10. günü şehit edildiği için, onun ve onunla birlikte şehit edilenlerin ruhları için 13. Muharrem gününde pişirilir ve dağıtılır olmuştur.
Avrupa`da, Alevi Kültür Merkezleri, aşureyi bulundukları şehir merkezlerinde dağıtmaya ve ilgilenen kişilere aşure hakkında bilgi aktarmaya özen göstermektedirler. 2008 yılında aşure, 22. Ocak saat 14.00-17.00 arasında Dom Kilisesi önünde dağıtılıyor.
Aşure`den sonra verilen sofra gülbenki
“Bismi Şah Allah Allah! Nimeti celil-lullah, bereketi Halil´ullah. Şefâat kıl Ya Resulullah. Erenler sofrası olsun, pir lokması olsun, yiyene helal, yedirene delil olsun. Bu gitti ganisi gele, Hak, Muhammed, Ali bereketini vere. Gittiği yere gam keder girmeye. Kazanıp getirenlerin, pişirip hizmet edenlerin, elleri ayakları dert, gönülleri keder görmeye. Kerbela´da susuz şehit düşen şehitlerimizin ruhları şad olsun. Onların ruhlarının aziz hürmetine emeklerimizi boşa vermesin. Hak, pişirdiğimiz aşure çorbamızı, verdiğimiz lokmalarımızı dergahında kabul etsin.
Ey yüce Rabbim! Ehl-i Beyt soyuna, zulm eden zalime lânet olsun. Ehli Beyt´e ve onun soyuna rahmet olsun. Bizleri de Hz. Muhammed´in şefaatından mahrum etme, Ya Rabbim ! Lokma hakkına, sofra hürmetine, erenlerin keremine, cömertlerin demine Hüü diyelim!“
Kaynak: AABF
Resim: İbrahim Yıldırım
< Önceki | Sonraki > |
---|